oradakı

oradakı
sif.
1. O yerdə olan, o yerdə duran, o yerdəki. Oradakı kitabları oxu. Oradakı binalar qəşəngdir.
2. Bəzən əvəzlik mənasında işlənir. Oradakıların xəbəri yoxdur.

Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti. 2009.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • yerel yönetim — is., huk. İl, belediye veya köy halkının oradaki ortak yerel gereksinimlerini karşılayan ve genel karar organları oradaki halk tarafından seçilen kamu tüzel kişisi, mahallî idare …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yerel yönetim — il, belediye veya köy halkının oradaki ortak yerel gereksinimlerini karşılayan ve genel karar organları oradaki halk tarafından seçilen kamu tüzel kişisi, mahalli idare …   Hukuk Sözlüğü

  • çanak — is., ğı 1) Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı. B. Felek 2) Göz çukuru Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu. Ö.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fakir fukara — is., ç. Yoksullar, geçimini sağlamakta güçlük çekenler Bu hindileri yiyen oradaki fakir fukara da müsteşar beye amma da dua etmiştir. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ışıksızlık — is., ğı Işıksız, ışıktan yoksun olma durumu Oradaki karanlık ışıksızlıktan gelme maddi bir karanlık değil. A. Erhat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istinabe — is., huk., esk., Ar. istinābe Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkeme tarafından ifadesinin alınması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahramanca — sf. 1) Kahramana yaraşır 2) zf. Kahramana yaraşır bir biçimde, yiğitçe Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını, masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pirinç — 1. is., ci, bit. b., Far. birinc 1) Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki (Oryza sativa) Oradaki uçsuz bucaksız pirinç bataklıklarının sahibidir. R. N. Güntekin 2) Bu bitkinin besin olarak kullanılan taneleri Birleşik Sözler… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şifreli telgraf — is. Metni şifreli olan ve bu şifre çözüldüğünde anlaşılabilen telgraf Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yıkık — sf., ğı Yıkılmış olan, harap, viran Oradaki yıkık evin kapısından belki gökyüzüne gireceğiz. R. N. Güntekin Birleşik Sözler yıkık dökük yıkık yıprak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”